Wednesday, January 03, 2007

varsayımlarının kurbanı küçük adam soruyor

vazgeçiyor
hatırlıyor aciz kalıp da sahilde yalnızlığına çekildiği serin geceleri
utanıyor kimi kırgın zihinlerde açtığı dipsiz kuyuların yarattığı uğursuz akustikten
ağlıyor zamanın gücüne meydan okuyan cesareti için
birkaç damla gözyaşı da onun için döküyor

kaçıyor
korkuyor bir tek sözcük geçmişinden gelip de yakalayan, alaşağı edebilir herşeyi
çıldırıyor sinirden mesellerin üstüne çektiği hafif ipek perde eline koluna dolandığında
arınıyor yeni günün getirdiği umursamaz dinginliğin tutup sarmalayan engin kollarında
kendini adamak için şu ana, karanlık dağlardan gelen o bilge suyla yüzünü yıkıyor

hayal ediyor
uçuyor mavi kırlardan alçalarak pembe denizlere, bilinmeyende bilinmemek için
konuşuyor lacivert fillerle yok olan heyecandan, şiir terkedeli buraları
anlıyor kaybının peşinde bunca yıl ağıt yaktığı şarkının sihrini
bir sözcük de onun için istiyor çıksın ağzından, mührü bozamıyor

soruyor
sürekli soruyor, bakıp da bulutların üstünden görecek vakti bulamıyor manzarayı
küçük adamın aklı takılı
elleri ceplerinde
oturuyor günah koltuğunda
bu yüzden iki yakası biraraya gelmiyor
..

0 Comments:

Post a Comment

<< Home