Monday, January 15, 2007

iteklenmelerde...

gerçek anlamda çaresizliğin ne demek olduğunu biliyorum. birisi tarafından sevilmeden körkütük sevmek ne demek biliyorum. asla beklenilmediğini bilmek ama yine de bekleyen birilerinin olmasını istemek ne demek biliyorum. ona onu anladığını anlatarak bakıp da psikopat zannedilmek ne demek biliyorum. çok sevilir gibi görünüp de hiç sevilmemek nedir biliyorum. bütün bunların hiçbir anlamı olmadığını biliyorum. anlamın gerçeklikten uzak bir kavram olduğunu biliyorum. özgürlüğün çok öncelerde kirletildiğini, sevmenin paylaşılmaz olduğunu bir zamanlar, biliyorum. şimdi ise gerçeklik ötesinde uydurmaca bir dünyada yaşadığımızı biliyorum. bu bir fantezi biliyorum. bu kabusun biteceği gün diye bir hayal besliyorum içimde, gerçekleşmeyeceğini biliyorum.

aldırmazlıkla tüketiyorum. hiçbir değer tanımamışcasına unutuyorum. çoğu gün dışarı çıkmadan önce ne giymiş olduğumu fark bile etmiyorum. para cebimde kirliymişim hissi veriyor harcamadan duramıyorum. ne kadar da çok sigara içmiş olduğuma bir türlü önem veremiyorum. bir yan odadaki yatağıma uzanasım gelmiyor, uykularımla artık avunamıyorum. benle ilgili herhangi bir şeyin herhangi birinin kötü hissetmesine neden olabilecek olması ihtimali beni hasta ediyor, hertürlü diyalogdan kaçıyorum. kendimi iyi hissetmiyorum cümlesi midemi bulandırıyor son zamanlar, yalan söyleyecek gücü olmayan kırmızı kukuletalı cüceyi oynuyorum. dişilerin dişiliğini fazlasıyla sahte buluyorum çoğu, komedi üstadı olarak geziyorum orada burada.

gerçek bulduğum yalan çıkıyor. dayanmak istediğim duvarlar rüzgarda ufalanıyor. benden sevilene rüzgarlar. insanları koşuştururken seyrediyorum, oraya buraya. marketin kasasında çalışan kızlardan birinin ciddiyetine hayran kalıyorum. böyle bir duygu durumunun halen var olabilmesi beni alt-üst ediyor adeta. odaya kapanmakta buluyorum daha önceden bulmuş olduğumu.

bu aralar böyle...

5 Comments:

Blogger aklakara said...

sanki birşeyler olacak ama olmayacak, nedir bu durum adamım ya.
al benden de okadar, tek başımıza ölecez biryerlerde unutulacak bişey bile olmayacağız.

2:16 AM  
Blogger passive said...

"Birden içime şu korkunç soru düşüvermişti: "Ben hangiyim?"
Ruhunun bu kaygıyı duyumsayabilecek oranda büyük, geniş olduğunu düşünüyorum. Kişinin kendini kendi içinde yitirmesinden daha korkunç ne olabilir? Kişinin kendi içinde... ne desem?.. Kendisiyle iç içe olmuş, kendilerini kendisi gibi göstermiş... Yabancılar olmasından daha büyük bir yıpranış olabilir mi? Şimdi ben kim olduğumu bilmiyorum... ne korkunç! "

3:42 PM  
Blogger skoer said...

Acı yazı, acı yorum, acılar. Onlar bir yandan üzerimize gelirken bir bir yandan gidebilsek. Gidebilir miyiz ki?

4:00 PM  
Blogger an(ı)lık said...

bu dünya böyle deyip devam (mı)etmeli ya da bu diyarlardan gitmeli

4:17 PM  
Blogger asuahua said...

hiçbir yere gidemiyor..hiçbir şekilde devam edemiyor..o dört duvar arasına tıkılmış,kafayı o dört duvara vura vura kan kusuyor bir an önce seslileri tüketip sessiz harflerle kalabilmek için..belkide..bilmiyorum..

7:25 PM  

Post a Comment

<< Home