Sunday, July 30, 2006

gidiyorum
tenedos
assos
döneceğim
ankara

Friday, July 28, 2006

empati kafamı gözümü patlattı anasını satiyim .

anlık bir şey

göz göze gelmenin eşiğinde
örtü örtü örtü
bakarken karanlığın gizlediği imgeye
koş koş koş
kimse değildi bir kapı gıcırtısı sadece
dinleme duyma anlama
bulduğunu bilmediğin kayıp defterin ellerinde şu an
haydi aç kapağını
27 haziran 1997'den bir koku gelsin sarsın seni
kaçırma gözlerini
o kaçınılmaz an gelip de çattığında

belki tanıdıkeskidik sokaklarda bir merhaba olmayacak
artık
özlemle beklediğin ama sıkıntı ile yaşadığın
hayat

belki adamakıllı bir baba olacaksın
çocuğunun her adımını pür dikkat izleyen
ama nafile
unutamayacaksın
bir zamanlarda ertelenmiş soruları
kaçamayacaksın
acı gerçekten
bırakmayacak yakanı bu akşamüstü rakısı melankoli
iyisimi içmeye devam

an'lık bir karar
an'lık bir şey
bazen O AN'a denk geldiğinde
bütün diğer an'lar için belirleyici olur ya hani
an'ı kaçırma
açılımlarının gözleri yollarda
bekleyenin var
oyalanma

iyisimi içmeye devam öyleyse
ayıklığın küstahca gülümseyen yalnızlığından uzak
..

Monday, July 24, 2006

insanlar farklı yalnızlıkları oynamaya çalıştıkca, ego çukurlarında nefes alamaz hale geliyorlar .

hiçkimse unutulmak istemiyor ama unutuş bir kültür artık, tüketim toplumu öncelikle kendi çocuklarını tüketiyor, net bir görüntü kimsenin dimağında oluşmuyor ..

farklı buluşlar farklı bakışlar ve fark fark fark farrrrrrrrrrrrk !

çocuklara hecelerden önce içi boş idealar aşılanıyor, önce göstereni ve gösterdiği olmayan kelimeler, tek tek, sabırla kazınıyor hayal dünyasının o manadan yoksun huzurlu dünyasına, sonra da hepsini unutmak yaşatılıyor daha nefes almasına izin verilmeden ..

insan çaresiz ?

insan umutsuz ?

birçok çözüm birçok çare var, her sokağa çıktığınızda görebilirsiniz herhangi birini, ama korkmadan yüzleşebilir misiniz en azından bir tanesiyle ?

direniş devam ediyor ...

en son insan ölene kadar devam edecek de, çünkü ...

bir biz var bizde bizden içeru ..

sayısız kombinasyonun bir tür dengesi olarak bakarsanız kültür dediğimiz şeye, açılımlarının da sonsuz olacağına ikna olabilir, kontrolü elinize alır, şöyle derin bir nefes çeker, pılınızı pırtınızı toparlar, daha çok olasılık tanımak-bilmek ister, atılırsınız hayat denen şeye, korkmadan artık, tadarak artık, mesela ..

peki bu mudur benim yaptığım ?

hayır .

ben sanırım fazlasıyla olasılık üretme alışkanlığına sahibim, birine alışmadan daha, bir başkasına geçebilirim, işte bazen bu geçişlerin sayısı ve hızı arttığında, kafayı yerim, toparlamak zor olur ..

bir başka deyişle gün içinde kafam burada olduğundan daha karışık olur ..

dolayısıyla "sağlıklı " kararlar veremem genellikle, tutarsızımdır ..

burada ise bir balon yaratıyorum kendime, giriyorum içine, time proof, yazınsal uzamın içinde bir dünya buluyorum kendime, kimi sessiz, kimi karnaval, kimi siyah beyaz ..

ama çoğunlukla aynı huzursuzluk ve dahi mutsuzluk içinde buluyorum kendimi yatakta, uyuyuvermek üzereyken ..

Friday, July 21, 2006

karanlığın içinde o tek başına duran sensin
yüzleş.

şuradan şuraya kıçını kaldıramaz oldun
gözardı etme.

sisli patikalarda dolaşıyorsun
dikkat et düşme.

dağıtmak güzel geliyor olabilir sana halen
bu sefer toparlaman gerekebilir.

sevgiler saygılar.

bay dondante en sevdiğiniz renk nedir diye sorduklarında kehribar dedi..

_ ama ben samimi bir insanım, bir tutkudan çok bilgelik bulurum kehribarda, yaşantımı kontrolüm altında olduğunda daha çok seviyorum ...

__dişlerimi fırçalamadan yatmam, bir şişe votka bitirmeden kalkmam ...

___başladığım her işi yarım bırakırım ben ...

____sevgimi unutamam bir türlü, bu yüzden kafam dağınıktır çoğu ...

_____sorularına bir türlü cevap bulamayan bir çift göz olur karşımda günün hemen her saati ...

______sorarak cevaplarım, öyle öğrenirim ...

_______benim gibiler için kullanılan bir çok sıfat var biliyorum, ama bu gerçeği değiştirmez, bizim var olduğumuz gerçeğini ...

________ve birgün birşeylerin değişeceğine inancım var ...

_________anlamın aynı kaybolduğu gibi aniden geri döneceğine inanıyorum ben ...

__________ sizlerin de inanmanızı dilerdim ...

Wednesday, July 12, 2006

polyanna poligam anna demek olabilir mi aceba_

bir şifre durumu olabilir mi?

ne dersiniz?

evet dediğinizi duyar gibiiyiiim..

buralara daha sıklıkla kafası bir hoş olanlar mı takılıyor acaba diyorum bazılar ı...

ama bay dondante söyledikleriniz birbiriyle çelişiyorlar !!!

... ever biliyorum ve onun için söylüyorum, bazen de bilmezlikten geliyorum, veyahut bilsem de söylemiyorum, hangisini tercih ederdiniz?

? bakın eğer benimle dalga geçmekse niyetiniz bunu açıktan da yapabilirsiniz, ancak kabalaşmayalım lütfen..

... söylediklerimden bu kadar tuhaf manalar üretenler olmuştu ama inanın hiçbiri bu kadar empati yoksunu değildi..

? tamam belki de yanlış anladım sizi, fakat aramızdaki konuşma hiçbirşekildehiçbiryere varmıyor ve benim kafam karışıyor ve kafam karışınca sinirli bir insan oluyorum çoğu..

... boyutlar var hanımefendi benim size anlatmak istediğim ama görülüyor ki bunu beceremediğim, oldukça doğrudan, sıradan ben bir insanım aslında..

? inanın bu diyaloğun böyle bir boyut kazanması gerekmiyor..

... nereye bilet almak istiyorsunuz söyleyin artık bakalım demek istiyorsunuz yani..

? bir bakıma..

... işte benim de tüm demek istediğim şu ki benim için nereye olduğu fark etmiyor, siz seçin diyorum, bir türlü anlamak istemiyorsunuz..

? daha fazla ısrar ederseniz güvenlik görevlilerini çağırmak zorunda kalacağım..

... işte bu söylediğiniz de kendi cümleniz değil, diğerleri gibi filmlerden alınma sanki..

? varsayalım öyle, peki bu sizi neden ilgilendiriyor bir türlü anlamıyorum..

... siz çoktan hayatıma dahil oldunuz bayan, farkında değil misiniz ?

? peki bundan sonra siz ve ben diye birşey var diyelim, ne yapacağız şimdi biz ?

... biz diye birşey yok hanımefendi, ben varım ama sizin varlığınızdan pek emin değilim..

? anlıyorum..

... ...

? ...

... ...

? ...

... sanırım bir açıklamayı hakediyorsunuz, ben müslümanım..

? önemli değil beyefendi birazdan arkadaşlar sizinle ilgilenmek için burada olacaklar..

... bak işte yine yanlış anlaşıldım..

? yoo hayır hayır ben sizi çok iyi anlıyorum, daha sonra vaktimiz olduğunda görüşür konuşuruz ancak üstünüz başınız kan içinde ve çok soluk görünüyorsunuz

... biraz önce karımı ve çocuklarımı öldürdüm de...

Tuesday, July 11, 2006

vazgeç artık
zamanıdır
bak seni bekliyor ne zamandır köşesinde sessiz
tebessümü ile yayılıyor tüm uzamına
bilincin, sezgin, kaçışların-kopuşların, hepsi izleniyorlar
biliyorsun
hep bildin
vazgeç
yeter bu kadar beklettiğin
bak seni bekliyor..

Saturday, July 08, 2006

keşke-k

dünyanın en salak insanı ben olsaydım - ortalama fena olmaz, sıkıntı kalmazdı.

erkeklerin en maçosu ben olsaydım - ezik kadın profili hiç var olmaz daha yaşanılası bir yer olurdu dünya.

kuşlar konuşabilseydi insanlarla - boş özgürlük tanımlamalarıyla vakit kaybetmez yolumuza bakardık.

bok bu kadar kötü kokmasaydı - çocukluğumuzda yaşadığımız o şahane süreçten kopmak zorunda kalmaz daha rahat tipler olurduk herbirimiz.

nezaket diye birşey olmasaydı - bol bol sevişir, kafamıza göre yer-içer, hiçbir zaman gaz sıkıntısı çekmez, dışarıdan boş olduğu apaçık görülen diyaloglar hiç zorlanmaz, herkes herkesin ne mal olduğunu daha iyi bilir daha net bir sosyal ortam olurdu.

bira gaz yapmasaydı - taaaaaa ...... kadar içerdik anasını satayım.

her şarkı bir kez dinlemelik olsaydı - belki de müzik severler yeniliklere daha açık olur apaçık kalırlardı her bağlamda.

sevgi daha çok paylaşılır daha az özlemi çekilen birşey olsaydı - buralarda sürünme durumlarımız olmazdı hiç.

ben benden de başka şeyler-kişiler olabilseydim - sıkılmazdım bu kadar.

dokunmak bu kadar da kutsal olmasaydı - aşk diye bir kavram uydurmaz daha mesut faniler olurduk.

hastalık diye birşey olmasaydı - ben de doktor olamasaydım.

zamanın birinde, veyahut ikisinde, üçünde, dördünde, beşinde, altısında, yedisinde, sekizinde, dokuzunda, onunda, onbirinde, onikisinde, onüçünde, ondördünde, onbeşinde, bilmiyorum işte sayısını tam olarak, yaşadığım kopuşların hiçbiri olmasaydı - biraz da düz olsaydım bir çoğunuz gibi, fena olmazdı hani.

bunları yazabileceğim bir ortam olmasaydı da bilmeseydiniz..
hahaha...

henüz üçüncü biradayım ama bakın ne kadar da hoşum, ahahahahahah, ben var ya ben, muhahahahahaha, yok benim bir eşim benzerim, muouhuhuhahhaahhaaha, geberecem şimdi, muhahahahahaha...

unutma istencinde kendiyle karşılaşma...

daha basit bir form oluyor genelde karşıma çıkan yitişin yumuşak kollarına bırakırken kendimi şöyle usulca, genellikle alkol asistanlığında..

sosyal birşey, sevimli, çenesi düşük, acelesi var, anlatmak istiyor sürekli, kendinden bahsetmek, birileri tarafından dinleniyor olmak pek tabi bu sırada, ama yalnız olsa da vazgeçmiyor, vazgeçemiyor, dile gelmesi zorunlu olan karşısında güçsüz-çaresiz kalmış belli, çırpınıyor..

saldırgan bir megaloman, itici, içedönük, konuştuğunda ağzından zehir damlayan, nefret dolu bakışlar, küstah kahkahalar, veremediği hesapları diğerlerinin omuzlarına yıkmakta kararlı, üzülsünler istiyor, beter olsunlar, ondan bile beter ki o kendini sadizmin engin dipsizliğinde yeniden tanımlasın; bir iblistanrı olarak..

üretken karşılaşmalara dönüşmüyor, dönüşemiyor bir türlü..

halen hesaplar var verilmesi gereken sizlerinde anlamış olduğunuz üzere, komik değil mi?

en azından bana komik geliyor bazıları..

bazıları içimi bulandırıyor..

içim kararıyor..

işte bu yüzden 3 haftadır içmiyordum. bugün içmeye karar verdim. şu an ilk biramı içiyorum. sanırım 6-7 tane daha içeceğim. yine kayda değer hiçbir bok olmayacak. belki buraya saçmalarım işte biraz, o kadar..

şerefe!!!